
METİN ALGÜL
metin.milat@gmail.com
2011 yılında Türk ekonomisinin en başarılı olduğu alanlar ekonomik büyüme oranları ve işsizlik oranlarındaki düşüşte yaşanan gelişmelerdi. Türkiye’de 2011 Ekim döneminde işsizlik oranı, 2010 yılının aynı dönemine kıyasla 2,1 puan azalarak yüzde 9,1′e geriledi. Türkiye genelinde işsiz sayısı da geçen yılın aynı dönemine göre 447 bin (yüzde 15.4) kişi azalarak 2 milyon 454 bin kişiye düştü.
Ancak bu yıl Avrupa’da yaşanan krizin daha da derinleşmesi ihtimali ve Türkiye’nin büyüme hızının yavaşlayacak olması nedeniyle işsizlik oranlarında artış yaşanması bekleniyor. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktör Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Gökçe Uysal, Türkiye’nin büyüme hızının yavaşlamasıyla birlikte işsizliğin artacağını söylüyor. Ana ihracat pazarı olan Avrupa’da yaşanacak krizin yaratacağı talep daralması yaratacağını belirten Dr. Uysal bu durumun istihdam oranlarını olumsuz etkileyeceğini ifade ediyor.
İşsizlik oranlarındaki artışın huzursuzluk, mutsuzluk ve sosyal bir rahatsızlık yaratacağını belirten Dr. Uysal, işsizliğe karşı yapısal reformların hayata geçirilmesi gerektiğini söylüyor. İşverene maliyet yaratan kıdem tazminatı konusunun düzenlenmesi ve asgari ücretin bölgesel anlamda farklılaşması gerektiğini dile getiren Dr. Uysal, eğitim konusunda da önemli reformlar hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Dr. Uysal, bu reformlar hayata geçirilirse işsizlik rakamlarının her geçen yıl daha da azalacağını belirtiyor.
Son açıklanan işsizlik rakamlarını nasıl değerlendirmek gerekir?
Türkiye’deki işgücü piyasasını incelerken iki unsura dikkat etmemiz gerekiyor. Bunların başında tarım ve tarım dışı ayrımı geliyor. Burada önemli olan tarımda genel olarak aile işletmeleri yoğunlukta. Dolayısıyla işsizlik aslında yok ya da yok denecek kadar az diyebiliriz. Bu yüzden işsizlik rakamlarına bakarken biz tarım dışına bakmayı tercih ediyoruz. Aslında 2011 yılı tarım istihdamı açısından ilginç bir yıl oldu diyebiliriz. İkinci unsur ise tarımı çıkarsak bile mevsimsel etkiler var. Dolayısıyla mevsimsellikten arındırmamız gerekiyor rakamları. Kriz döneminde hızla yükselen işsizlik oranları 2010 yılında hızlı bir düşüşe geçti, 2011 yılında da düşmeye devam etti. En son açıklanan rakamlara baktığımızda mevsimsellikten arındırılmış tarım dışı işsizlik oranı çok hafif arttı. Yüzde 11.6’dan 11.7’ye geldi. Bunun çok büyük bir kısmı inşaat ve sanayideki istihdam kayıplardan dolayı oldu. Fakat inşaat ve sanayide ciddi azalma olmasına rağmen tarım ve hizmet sektöründe istihdamlarda hızlı bir artış gördüğümüz için yüzde 11.6 rakamına baktığımızda çok az bir yükselme görüyoruz.
İNŞAAT VE SANAYİDE İSTİHDAM AZALDI
İşsizlik oranları Eylül ayında % 8.8 iken Ekim ayında % 9.1 olarak gerçekleşti. Ekim ayında yaşanan bu yükselişin sebebi nedir?
Eylül ve Ekim ayları için ham rakamları karşılaştırmak doğru olmaz. Toplam işsizlik rakamlarından çok, tarım dışı işsizlik rakamlarına bakmanın daha uygun olduğunu düşünüyorum. Burada da mevsim etkilerinden arındırılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla mevsim etkilerinden arındırılmış rakamlara baktığımızda 2011 yılında en düşük olduğu dönem Eylül ayı olarak gerçekleşti. 2008 yılının ikinci yarısından bu yana işsizliğin en düşük olduğu dönem de Eylül ayıydı. Tarım dışı işsizlik oranlarını mevsimsellikten arındırıldı. İnşaattaki istihdam kaybı ve sanayide gerçekleşen istihdam kaybı da göz ardı edilemeyecek şekilde gerçekleşti. Ekim ayında işsizliğin biraz da olsa artmasını bekliyorduk. Bunun sebeplerinden bir tanesi aslında biz inşaatta üretimden çok daha hızlı artan bir istihdam görmüştük. İnşaat sektörüne baktığımızda üretimin arttığını görüyorduk ama istihdam beklediğimizin çok üstünde artıyordu. Dolayısıyla burada bir düzelme bekliyorduk o da bu ay gerçekleşti. Bu ay 95 bin civarında kayıp gördük.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada işsizlik rakamlarının çoğalmasını ekonomimizin büyüme oranlarındaki yavaşlamaya bağladı. Bu yıl için de Türkiye’nin büyüme oranları da yüzde 4 olarak tahmin ediliyor. Ekonomideki yavaşlamayla beraber işsizlik oranları için neler söyleyebiliriz?
Ekonomik büyüme hızında bu yıl yavaşlamayı herkes gibi biz de bekliyoruz. Geçen sene ciddi şekilde hızlı büyüyen bir Türkiye vardı. Bu yıl bu ciddi büyüme oranlarının daha yavaş devam etmesini bekliyoruz. Büyüme oranlarının yüzde 4 olacağını tahmin ediyoruz. Eğer büyüme bu hızda olursa işsizlik oranları artacaktır. Bu büyüme oranlarında işsizliğin yatay seyretmesi bile çok olası değil.
Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz Türkiye’deki işsizlik oranlarını etkiler mi?
Avrupa’daki ekonomik krizi tabii ki bizi de etkiler. Çünkü ihracatımızın büyük kısmı Avrupa’ya yapılıyor. Baktığımızda Arap Baharı da etkilemiştir. Çünkü geçtiğimiz senelerde Ortadoğu’ya olan ihracatımızı arttırmak için çalışmalarda bulunduk. Sonuç olarak Avrupa ve Ortadoğu’daki talebin kısılması bizim ihracatçımızı da olumsuz etkileyecektir. Bu noktada bakarsak onların istihdam sağladığı kişiler bundan etkilenecektir.
BU YIL İŞSİZLİK ARTAR
2012 yılı için işsizlik beklentileriniz neler?
2012 yılında ana ihracat pazarımız olan Avrupa’da yaşanacak olan kriz bizi etkileyecektir. Bu yılı Avrupa’nın nasıl geçireceği bizim için çok önemli. Avrupa’da yaşanacak olan krizin bize etkisi ihracat yoluyla olacaktır. Bunun dışında ekonomik yavaşlamaya gireceğimiz için işgücü piyasası bundan etkilenecektir. Her sene iş gücü piyasasına giren yaklaşık 600 bin kişiye iş yaratmanız gerekiyor. Ama kriz iş yaratma kapasitemizi etkileyecektir. Türkiye genç bir nüfusa sahip. Her sene iş gücü piyasasına giren yeni gençler var. Tarım dışı işgücü piyasasına senede 550 bin yeni genç mezun giriyor diye tahmin ediyorduk ancak bu rakamın son dönemlerde 700 bin civarına çıktığını görüyoruz. Bundan yola çıkarak 2012 için tarım dışı işsizlik rakamlarının yükselmesini bekliyorum.
TARIMDA KURUMSAL BİR YAPI OLMADIĞI İÇİN İSTİHDAM YÜKSEK
Tarım istihdamı neden bu kadar artıyor?
Normalde ülkelerin gelişmişlik seviyeleri arttıkça tarımda olan istihdamdan tarım dışına bir çıkış bekleriz. Avrupa ve Amerika’da gözlemlediğimiz bu aslında… Ama bizde tarım istihdamında bir artış var. Aynı miktar toprağı daha verimli işleyebildiğimiz için çalışanların tarım dışına yönlendirmemiz gerekir ancak biz de bu yok. Bunun çeşitli sebepleri olabilir. İlk olarak tarım dışı işgücü piyasasındaki işsizlik oranlarının yükselmiş olması insanları tarımda kalmaya itmiş olabilir ya da tarımdan çıkmaktan vazgeçilmiş olabilir. Diğer taraftan dünya gıda fiyatlarında bir artış görüyoruz. Yani tarımda çalışmanın getirisi artmış olarak gözüküyor. Tarım istihdam yaratmaya devam ederse gerçekte bakmamız gereken tarım dışı işsizlik oranları artacaktır. Bir başka konu da orada verimsiz işleyen bir süreç var. İstihdamda tarımın payı yüzde 20 iken üretimde tarımın payı yüzde 9-10 seviyesinde. Ama bunların birebir olması; üretimdeki payı ne ise istidamdaki payının da o olması lazım. Eğer tarımda kurumsal bir yapılanma olsaydı o zaman daha rahat olabilirdik.
GENÇLER PİYASAYI BİLMİYOR

Türkiye ortalamasında % 9.1 olan işsizlik oranı genç nüfus arasında % 17.4’e çıkıyor. Genç nüfus arasındaki işsizlik neden daha fazla?
Aslında genç nüfus işsizlik oranlarının genel işsizlik oranından daha yüksek olması beklenen bir şeydir. Gençler iş piyasasına yeni giriyor. İş gücü piyasasında tecrübeleri yok. Piyasadaki ücretleri bilmiyorlar. Dolayısıyla yeni mezun birisi iş aramaya başladığı zaman kendi becerisine sahip birisinin ne kadar maaş alacağı konusunda bir fikre sahip değil. İşverenler ise işe alacağı yeni mezun bir elemanın becerilerinden çok emin değil. Dolayısıyla iş gücü piyasasında gençler daha fazla işsizlik oranına sahip. Ayrıca orta yaşlı, evli ve çocuklu birinin kabul etmeye hazır olduğu işlerle, birine bakmak zorunluluğu olmayan, çocuğu olmayan genç insanların kabul edecekleri işler arasında farklar var. Dolayısıyla genç işsizlik oranları her zaman fazla olacaktır. Ancak yine de üniversite mezunları arasındaki işsizlik oranı ile lise mezunları arasındaki işsizlik oranını karşılaştırırsanız aslında üniversite mezunlarının daha iyi noktada olduğunu göreceksiniz.
İŞSİZLİĞİ AZALTMAK İÇİN YAPISAL REFORMLAR ÖNEMLİ
Peki, işsizliğin azaltılması için neler yapılabilir?
Bunun için birçok yapısal reform hayata geçirilmeli… Yapısal reformun en önemli ayaklarından biri kıdem tazminatı reformudur. Kıdem tazminatlarının yük olduğunu biliyoruz. İşveren bunu ödememek için bir sürü şey yapıyor. Çalışanlar da kıdem tazminatından faydalanamadıkları için mağdur durumdalar. Dolayısıyla çift taraflı daha iyi işleyecek bir sistemin getirilmesi lazım. Dünyada uygulanan ve makul olan yapıya baktığımızda bireysel hesap altında kıdem tazminatı fonu oluşturuluyor. İşveren tarafından bu kıdem tazminatı fonuna ödeme yapılıyor. Devlet de buraya bir miktar para aktarıyor. İşiniz kaybettiğiniz zaman oradan para alıyorsunuz. Bir diğer konu da asgari ücrette yaşanan sıkıntılar… Asgari ücret İstanbul ve benzeri şehirler için çok düşük ama hayatın daha ucuz olduğu diğer küçük şehirler için çok yüksek. Dolayısıyla Türkiye’de bölgesel farklılıkları göz önünde bulundurduğunuz zaman bölgesel asgari ücretin değerlendirilmesi gereken bir reform olduğunu düşünüyoruz. Bu küçük şehirlerdeki firmalar için işgücü maliyetlerini düşürecektir, büyük şehirlerde ise bir miktar yükseltecektir. Bunun dışında işsizliğin azaltılması için işgücünün eğitimi önemli. Bizim işgücü eğitimimiz kötü ve verimliliği düşük. İşgücünde olan birinin ortalama eğitim seviyesi 6-7 yıldır. Hem eğitim sisteminin içerisinde gençlerin eğitilmesi önemli hem de çıkmış bireylerin eğitilmesi önemli. Eğer bunları yapabilirsek işsizlik rakamları her geçen yıl daha da azalır.
ERKEKLER DAHA ÇOK TERCİH EDİLİYORTürkiye’deki iş gücü piyasasında kadınların oranı neden az?
Kadınların iş gücüne katılım oranları Avrupa’da benzer ülkelerle karşılaştırıldığında bile çok düşük. Kentleri baz alarak söylersek kadınların %25’i, yani her4-5 kadından biri işgücüne katılıyor. Bu rakamın içine sadece istihdam edilenleri değil iş arayanları da katıyoruz. Kadınlar ufak bir kesim olmasına rağmen iş hayatında çalışanların eğitim durumuna baktığımızda yüksek bir oran görüyoruz. İş hayatında olan kadınlar arasında ilköğretim mezunlarının % 10-20, lise mezunlarının % 30, üniversite mezunlarının ise % 70 oranında olduğunu görüyoruz. Çalışan kadınlar arasında erkeklere kıyasla üniversite mezunları yoğunlukta. Aldıkları ücret açısından kadın-erkek arasında fazla bir fark yok. Çalışan kadınların eğitim seviyesi çalışan erkeklerden daha yüksek. Ancak eğitim seviyesi aynı olan kadınlar, erkeklerden daha az maaş karşılığında çalışıyor.
Kadınların iş gücü piyasasındaki oranı az olmasını bir diğer nedeni de işverenlerin erkekleri daha fazla tercih etmesi olabilir mi?
Bu çok doğru bir nokta… İşveren için sosyal güvenlik kanunundaki çeşitli maddeler kadınları daha pahalı, daha maliyetli kılıyor. Çünkü 100 kadın çalışanı olan bir şirket yuva açmak zorunda. Bu yuvaların yönetmelikleri oldukça detaylı. Elbette yuvaların olması gerekiyor ama bunun maliyetinin işverene verilmesi yanlış. Bunu devletin karşılaması gerekiyor.
İŞSİZLİK İSYANI TETİKLER
Avrupa, Arap dünyası ve Amerika’da yaşanan olaylarda sosyal adaletsizlik ve işsizlik rakamlarına bir isyan var. Türkiye’de böyle bir isyan olabilir mi?
İşsizlik oranları artsa çıkar tabii… İşsizlik oranları arttığı zaman bizde de sosyal adaletsizlik daha çok konuşulmaya başlanacaktır. Unutmayalım ki bireylerin hayattaki en büyük gelir kaynağı aldıkları ücretler. Siz bir insanı üretken bir birey haline getiremezseniz hayatını idame ettirebilmesi için elde etmesi gereken gelirden oluyor. Dolayısıyla hayatını devam ettiremez hale geliyor. Bu da huzursuzluk ve mutsuzluğa yol açacaktır. Yani sosyal bir rahatsızlık çıkacaktır.
İŞSİZLERİN PROFİLİ

. İşsizler sıklıkla (yüzde 30.1) eş-dost vasıtasıyla iş arıyor.
• İşsizlerin yüzde 87.3’ü (2 milyon 142 bin kişi) daha önce bir işte çalışmış.
• Daha önce bir işte çalışmış olan işsizlerin yüzde 51.7’si hizmetler, yüzde 20.7’si sanayi, yüzde 16.8’i inşaat, yüzde 6.9’u tarım sektöründe çalışmış, yüzde 3.8’i ise 8 yıldan önce işinden ayrılmış.
• İşsizlerin yüzde 30.6’sını çalıştığı iş geçici olup işi sona erenler, yüzde 12.9’unu işten çıkarılanlar, yüzde 19’unu kendi isteğiyle işten ayrılanlar, yüzde 5.9’unu işyerini kapatan/iflas edenler, yüzde 9.6’sını ev işleriyle meşgul olanlar, yüzde 12’sini öğrenimine devam eden veya yeni mezun olanlar oluşturuyor.
İŞSİZLİK RAKAMLARI (2011)
Dönem Türkiye’de işsizlik oranları(%) Genç nüfus işsizlik oranı (%)
Ocak 11.9 22.0
Şubat 11.5 20.6
Mart 10.8 19.3
Nisan 9.9 17.9
Mayıs 9.4 17.5
Haziran 9.2 18.0
Temmuz 9.1 18.3
Ağustos 9.2 18.6
Eylül 8.8 17.3
Ekim 9.1 17.4
Gökçe Uysal Kimdir?
Yardımcı Doç. Dr. Gökçe Uysal Kolaşin, 1994 yılında İstanbul özel Amerikan Robert Lisesi’nden mezun olduktan sonra 2000 yılında Galatasaray üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nü bitirmiştir. 2000-2006 yılları arasında yüksek lisans ve doktorasını A.B.D.’de University of Rochester’da tamamlamıştır. 2006-2007 yılları arasında İş Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş.’de çalışmıştır. 2007-2008 akademik yılında Bahçe şehir üniversitesi kadrosuna katılmış, 2007 yılında yardımcı doçentlik ünvanını kazanmıştır. Halen Bahçe Şehir üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nde (betam) Direktör Yardımcısı olarak aile ekonomisi ve eğitim ekonomisi üzerine araştırmalarına devam etmektedir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder