29 Kasım 2011 Salı

Wall Street İşgal Et!!

İKTİSADİ SÖYLEŞİ
Wall Street isyanını Milat gazetesine yorumlayan Prof. Dr. Özgür Demirtaş İsyanın suçlularını;

"SAVAŞ SANAYİİNE HARCANAN TRİLYONLAR VE YÜKSEK REFAHA ALIŞMIŞ KİTLELER"olarak yorumladı...

Ekonomik kriz, işsizliĞİ protesto etmek isteyen binlerce Amerikalı gencin başlattığı 17 Elül de “ Occupy Wall Street” ( Wall Street’i işgal et ) eylemi devam ediyor. Polisin sert müdehalesine maruz kalan Zucotti park eylemcilerin den birçoğu yaralanırken, çok sayıda da gösterici göz altına alındı.


Wall street de başlayan isyan Amerika’nın diğer eyaletlerine de yayılmış durumda. New York başta olmak üzere Los Angeles, Las Vegas, Wahington D.C, Portland, Seattle, Dallas, Philadephia ve St. Louis de binlerce gösterici sosyal eşitsizliği protesto etmek için meydanlara akıyor

Arap baharından feyzaldığı söylenen ve 2 ayını dolduran “Wall Street’i işgal et” eylemlerini Özgür Demirtaş ile konuştuk. Aylar önce yaptığı konuşmalarında Yunanistan ve İtalya’daki krizin yaşanacağını belirten New York üniversitesi öğretim görevlisi, ekonomist Prof. Dr. Özgür Demirtaş’a göre dünya’nın içinde bulunduğu krizi aşabilmek azim ve sabır gerektiriyor. Demirtaş, “Omurulik zedelenmesinden yatağa bağlı bir hastanın tedavisi nasıl yılları gerektiriyorsa, nasıl azim, inanç gerektiriyorsa, nasıl kaplumbağa adımları gibi sabır gerektiriyorsa, dünyanın içinde bulunduğu krize de çözüm aynı şekilde azim ve sabır gerektiriyor” diyor.


Wall-Street isyanları Arap baharına benzetiliyor. 30 yaş altındaki bu gençlerin isteği gerçekten de kapitalist sistemin tamamıyla lağvedilmesi mi? Yoksa kapitalizmin eksik ve hatalı yanlarının düzeltilerek ıslah edilmesi talebi mi?

Her ikisi de denebilir. Bu hareketin tek bir vücudda can bulduğunu düşünmek yanlış. Protesto edenlerin bir kısmı devrim niteliğinde değişim isterlerken, bir kısmı da yanlış olduklarını düşündükleri noktaların değişmesini istiyor. Ama bu tip hareketleri hararetli hale getirmek için (ki bu sayede daha fazla insan çekiliyor) tüm sistemin değişmesi seklinde istekler olduğu yönünde beyanlar veriliyor.

EKONOMİYİ DOPİNGLİ ATA ÇEVİRDİLER

Ortadoğu ve Kuzey Afrika da, Amerika'da, Avrupa'da isyanlar var. Hepsi birbirinden farklı ama aynı dönemlerde patlak verdiler. Wall-Street isyanlarının 82 ülkeye sıçradığı ve 1500 eylem yapıldığı söyleniyor... Sizce tüm dünyada ekonomik sisteme verilen bu mesajın içeriği nedir?

Mesaj çok açık, ekonomiden az pay alanlar, 2008 krizinde bağlı olarak daha da büyük zorluk içerisine girdiler. Bu sıkıntılarından da büyük banka yöneticilerini sorumlu tutuyorlar. Kısmen hakli olsalar da büyük resmin kaçırıldığı yerler var. Son kriz ‘sadece’ büyük bonusların veya maaşların yarattığı bir problem değildi. Son Kriz de savaşlara Trilyonlarca dolar harcayan devletlerin sucu yok mu? Son Kriz de 11 Eylül sonrası faizleri neredeyse sıfır noktasına çekip ekonomiyi dopingli bir ata çeviren Amerikan merkez bankasının sucu yok mu, sonrada doping bittiği zaman o atın yere yığılıp kalmasında hiç suçları yok mu? Son Kriz de savaşları finanse edebilmek için, karşılıksız harcamayı finanse edebilmek için, halkın bitmesini istemediği refahı devam ettirmek için bütçe açıklarını rekor düzeylere taşıyan hükümetlerin sucu yok mu? Peki bir uyuşturucuya bağımlı olmak gibi, büyüyen ekonomiye, süregelen refah düzeyine, bol ve ucuz paraya bağımlı olan haklin yani bizlerin sucu yok mu? Tüm bu sorulara yanıtım evet var! Dolayısı ile sadece şirket yöneticilerine suç atmak bir mafya liderinin ölümünden, seçtiği hayat bicimi yerine, tutukluk yapan silahını sorumlu tutmak gibidir. Yani kısır bir bakış açısıdır, büyük resmi kaçırmaktır. Bu konuda okuyuculara George Soros’un 2008 yılında PBS kanalına verdiği TV röportajını dinlemelerini öneririm.

ÇÖZÜM SABIRDA

Ortadoğu ve Kuzey Afrika da, Avrupa ve ABD birbirinden çok farklı sosyo-ekonomik dinamiklere sahip olmalarına rağmen bu isyanların temel hedefi işsizlik ve gelir dağılımındaki açığın daralması olarak görülüyor. Siz bu isyanların çözümünü nerede görüyorsunuz? Size göre farklı bölgelerde, aynı taleple isyan eden insanlar için global bir çözüm sağlanabilir mi?

Bu isyanların çözümü devletlerin bütçe açıklarını kapatmasıdır, daha fazla araştırma geliştirme yapmaları ve bunu genel halkın refahını arttıracak buluşlara çevirmelidir. Herkesin kendi çıkarını düşündüğü dünyada bunun ekonomiyi uçuruma sürükleyecek şekli almaması için devletlerin regülasyon yapmasıdır. Bunların tümü uzun vadeli çözümlerdir. Omurulik zedelenmesinden yatağa bağlı bir hastanın tedavisi nasıl yılları gerektiriyorsa, nasıl azim, nasıl inanç gerektiriyorsa, nasıl kaplumbağa adımları gibi sabır gerektiriyorsa, dünyanın içinde bulunduğu krize de çözüm aynı şekilde azim ve sabır gerektiriyor.

 Kriz asıl Avrupa ülkelerini vuruyorken, neden Wall Street isyanı patlak verdi de, Avrupa borsalarında böyle bir isyan çıkmadı? Neden Wall Street bu kadar öne çıktı?

Ana sebep her ne kadar Avrupa devletlerinde refah düzeyi yüksek olsa da, Amerika Birleşik Devletlerindeki maaş seviyelerinin astronomik olması. Yani Avrupa ile karşılaştırılamayacak kadar yüksek olması. Bugün 2003-2006 yıllarına baktığınızda, iyi bir üniversiteden mezun bir gencin, Wall Street deki bankalardan birine “trader” olup, alıp sattığı şeyin nasıl fiyatlandığını bilmediği halde, bonuslar ile beraber yılda bir kaç milyon dolar kazanabilmesi. Ayni şekilde yönetim kurullarında kendilerini son derece teknik donanıma sahip olarak tanıtan kişilerin 100 dolarlık bonoların altına evet bu fiyat doğrudur diye imza atıp, sonra bu bonoların 2 dolara inmesi. Ama bunun kesinlikle Krizin nedeni olarak sunulmaması gerekli. İslerini son derece iyi ve layığı ile yapan, başkalarında olmayan donanımlara sahip insanlar ile de dolu finans endüstrisi. Krizin nedenlerini bir önceki soruya verdiğim cevap gibi doğru algılamak gerekli.

TÜRKİYE’DE DURUM İYİ

Türkiye'de de işsizlik hala önemli bir sorun. Tabanda belirli ekonomik sıkıntılar yaşanıyor. Ancak Avrupa ve ABD'deki bu isyanlar Türkiye'ye sirayet etmedi. Burada yapısal farklılıklar nelerdir? Bu anlamda da Türkiye ekonomisini nasıl değerlendirmek gerekir?

Yapısal farklılıklardan çok mali rakamlar göze çarpmakta. Avrupa ekonomilerinde korkunç büyük bütçe açıkları var, Türkiye’de yok. Avrupa ekonomilerinde çok büyük Devlet borçları var, bu borçların milli gelirlere oranının rekorlar kırdığı gerçeği var, Türkiye de bu da yok. Yine Avrupa ülkelerinde çok büyük hane halkı borcu var, Türkiye ise bir İtalya’nın neredeyse sekizde biri hane halkı borcuna sahip. Birde kültürel farklardan bahsedebiliriz, Türkiye’deki insanların birbirine daha fazla sarılmış olmasından bahsedebiliriz. Özellikle Anadolu da sokakta aç yatan bir vatandaşı illaki birinin besleyeceği gerçeğinden bahsedebiliriz.

SOSYAL MEDYA HERKESE SÖZ HAKKI VERİYOR

Son olarak, baktığımızda gerek Arap dünyasındaki ayaklanmalar, gerek ABD'deki isyanların ortak noktası sosyal medya. İnsanlar sosyal medya üzerinden bir araya geliyor. Gerçekten de sosyal medya bahsedildiği kadar etkin mi? ülkelerin ekonomik ya da politik karar süreçlerinde artık sosyal medya halkın muhalefet unsuru olarak ortaya çıkıyor diyebilir miyiz?

Son derece etkin ve etkinliğini arttırmaya devam edecek. Sosyal medya artik istediği zaman diktatörleri deviren isyanları başlatabiliyor, devletlerin gizli sırlarını kişilerin gizli sırlarını ortaya istediği gibi çıkarabiliyor. İnsanları düşünmeye sevk ediyor. Apolitik insanlara bile rejimler hakkında söz söyleme hakkini ve platformunu sunuyor. Zararlarının yanında büyük yararları var. “V for Vendetta” filmini çok seven, sadece 5 Kasımlarda değil her daim halka geleceğinize daha fazla katilin, daha fazla düşünün, daha fazla üretin diyen biri olarak; Sosyal medyanın gençler daha doğrusu kendini genç hisseden herkes tarafından bu şekilde kullanılmasına seviniyorum

AMERİKA
Gayri Safi Milli Hasıla: 10.8 trilyon
Dış Borç: 10.9 trilyon
Kişi Başına Düşen Dış Borç : 35,156
Dış Borcun GSMH oranı: % 101
Kamu Borcunun GSMH oranı : % 100
Risk Statüsü: Düşük
Amerika’nın deniz aşırı borcu her ne kadar yıllık milli gelire denk düşse de risksiz bir gözüküyor. Yine de Amerika’nın kredi notu düşürüldü. Her ne kadar özellikle Çin ve Japonya’nın öncülüğünü yaptığı Asya ülkeleri ABD’ye en çok borçlanan ülkeler olsa da Avrupa, ABD’ye borçlanan 2. Büyük bölge. Bu demek oluyor ki Euro bölgesinde ne olursa olsun ABD bankacılık sisteminde bunun derin yansımaları olacak. Avrupa ülkeleri içinde İngiltere, İsviçre ve Fransa yüzlerce milyar dolar seviyesinde Amerika’ya en çok borçlanan ülkeler.

METİN ALGÜL
İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder